GÜZÜN HÜZNÜ
Soğuk bir kasımın akşamında ağaçlardaki son yapraklar dökülürken alelade bir worm slotunda kesişmişti yolları. Güzeller güzeli Elif mace'ini kaldırıp wormlara vururken gri saçları güz rüzgarlarıyla dans ediyor, yeşil tenini çalışmanın verdiği ıslaklık parlatıyordu. Gözlerinden fışkıran experience hırsıyla savuruyordu silahını. Elif'in boncuk gözleri sıradaki hedefini arıyorken gördü Kuzey gönlünün efendisi olacak kadını. Elindeki bow'u unuttu, hayal dünyasına daldı. Şimdiden mavi panjurlu evini, bahçesindeki hanımellerini hayal ediyordu. Emekçiydi Kuzey. Nasırlı ellerine ilk defa silah almıştı. Humanların iğrenç bir sistemi vardı. Bu öyle bir sistemdi ki soylular köylülere istedikleri her şeyi yapabiliyordu. Soylular tarafından sömürülen bir köyde büyümüş, karın tokluğuna yapmadığı iş kalmamıştı. Sisteme bayrak açmış, maceraya atılmıştı. Her şeyini geride bırakıp yazgısının götürdüğü yere gelmişti ve kader onları talim alanın önündeki worm slotunda buluşturdu.
Hemen parti teklifi gönderdi Kuzey Elif'e. Elif biraz ürktü. Nereden geldiğini anlayamadığı teklif için kafasını kaldırdı ve etrafına baktı. Göz bebekleri büyümüş bir şekilde bakıyordu Kuzey'e. Atletik vücudundan gözlerini alamadı bir süre. Kendine geldikten sonra parti teklifini kabul etti. Selamlaşma faslından sonra birbirlerini tanımaya başladılar. İkisinin de sevdiği yemekler, gezip görmek istedikleri yerler aynıydı. Beraber görevleri yapıp level alırken muhabbetleri ilerledi ve gelecek planı yapmaya başladılar. Irkı, mezhebi, etnik kökeni unutup planladılar geleceği. İlk buseyi mezarlığın önünde skletonların şahitliğinde verdi Kuzey Elif'e. Elif'in yeşil yanakları kızarmaya başladı. Olgunlaşmaya başlayan kırmızı elmayı andırıyordu. Kuzeyin de elleri terledi ve bowunu elinden düşürdü. Bu durum Elif'i neşelendirdi gülmeye başladı sonra Kuzey de güldü. El ele tutuşup birlikte tamamladılar görevleri.
Görevler bitince ikisi de bir rüyadan kabusa uyandı. Zorunlu bir ayrılık vakti gelmişti. Folk Villageda son kez kol kola bir yürüyüşe çıktılar. İlk görüşten itibaren olan tüm anılarını gülerek anlattılar. Son anıyı anlatırken ikisi de birbirine sarılıp ağlamaya başladı. Hüznün bu derece ağır, ayrılığın bu kadar yıkıcı olduğunu ikisi de bilmiyordu. Gatelerin önüne gelip son kez sımsıkı sarılıp öpüştüler ve Kuzey koşarak kapıya gitti. Uzatmanın acıyı arttıracağını biliyordu. Arkasından seslenen Elif'e cevap vermeden gözlerindeki yaşla El morad kalesine ışınlandı. Yapacak bir şeyi kalmayan Elif yavaş adımlarla Luferson kalesine yol aldı.
Ayrılığın üstünden yıllar geçmiş iki tarafın da hayatına başka biri girememişti. İkisi de aşkını kalbine gömmüş. Ateşi kor halinde bırakmıştı. Kendilerini milletlerinin hayrına işler yapmaya adamışlardı. Kuzey kendini geliştirdi ve Karus ırkıyla girilen topyekün savaşta komutan oldu. Cephe cephe, mevzi mevzi savaşın tüm kirli yüzüyle karşılaşıyordu. Savaşın sonlarında yine bir cephede atıyla gezerken bir yaralının inlemesini duydu. Atından indi ve yarılının yanına gitti. Düşman kuvvetlerden olduğunu fark etti ve yaralıyı kucağına aldı. Yüzünü çevirdiğinde yıllardır görmediği hayatının aşkı Elif'i kucağına aldığını anladı. Elif'e su verdi ve onunla konuşmaya çalıştı. Elif bir süre sonra gözünü biraz olsun açtı ve karşında Kuzey'i gördüğüne inanamadı. Yine rüyalarından biri olduğunu düşündü. " Seni her zaman sevdim. Sen hep benim yanımdasın" son sözleri oldu. Gözlerini bir daha açmamak üzere yumdu. Kuzey gözü yaşlı bir şekilde Elif'in bedenini atına yükledi ve El morad kalesinin yolunu tuttu. Asgada yanyana iki mezar kazdı. Atından indirdiği Elif'i son bir kez öpüp kokladı ve mezara yerleştirdi. Mezarın üstünü kapattı. Diğer mezarın içine girerek hayatına son verdi.
Yaşarken kavuşamayan iki aşık şimdi asgada huzur içinde uyuyorlar.
Sirius/ DrOuro