Page 4 of 8 FirstFirst ... 23456 ... LastLast
Results 31 to 40 of 78
  1. #31
    İMKANSIZ AŞK
    Bir savaşta vurulmuşlardı birbirlerine,
    Karuslar kazanmıştı belki ama bir tanesi yenilmişti
    El morad güzeline;ilk görüşte aşktı onlarınkisi kalpler kıpır kıpırdı
    Kalpleri sökülecekti sanki heyecandan savaşmayı bırakıp el ele tutuştular
    El morad güzeli onu gezdirdi güldüler,eğlendiler ve birbirlerini tanıdılar


    Zaman daralıyordu savaş bitmek üzereydi ama onlar bitmesini istemiyordu
    Elleri titriyor kalpleri durmuş gibiydi
    Onlar için karanlık çökmüş etraf felenkor doluydu üstlerine lavlar atıyor sanki
    Ama ellerinden birşey gelmezdi sevdalarını sonraki savaşlarda kavuşmak ümidiyle gittiler

    SİRİUS/FrostyNiqhts

  2. #32
    Junior Member
    Join Date
    Mar 2018
    Posts
    3
    ya bır tane yazdım uzun olmus dıyor nasıl yayınlıcam ben bunu bılen varmı

  3. #33
    Junior Member
    Join Date
    Mar 2018
    Posts
    3
    blgısı olan varmı acaba

  4. #34
    Member TryToKillMePlease's Avatar
    Join Date
    Feb 2013
    Posts
    92
    Nickname
    TryToKillMePlease / TryToKillMeAsIam
    Class
    Rogue
    Clan
    theFOREVER
    Server
    US->Olympia
    Race
    El-Morad
    Aynı Tıklamıştık İkimiz

    Yıldızın karanlık olan diğer tarafına hiç gidilmemiş olunması onun hakkında her gün sayısız macerayı dillendiren son seviyelere ulaşmış yaşlı bilge büyücüler, savaşçılar tarafından bu aşk-ı macera hep anlatılırdı…

    Ve söze şöyle başladı…

    Gözlerimi açtığım günü dün gibi hatırlarım. Bizim kabilede, eline ilk verilecek olan ilk şey bir bıçaktır. Ve sen, onunla avına çıkmaya başlarsın. İlk avım bir solucandı, öldürürken içimden garip duygular geçirdiğim solucan…(Neyse, onu da başka zaman anlatırım...)



    İksirini yudumlarken şöyle devam etti:

    Çarpışmayı öğrendikçe, kendimde bir kuvvet buluyordum, git gide güçlendiğimi hissediyordum ta ki düşmanla yüz yüze geldiğimi görene dek.
    “Kısaca ondan da bahsedeyim.” dedi, artık ciddi bakıyor, yüzündeki neşesinin yerini bir heyecan alıyordu.

    (Başladı söze)

    Reis-i Kabile huzuruna beni çağırmıştı:

    “Try” içeri gel! Ronark Land Base’de savaş çıktı. Oraya sadece 1 asker gönderebiliriz. Ve bu kutsal görev sana ait. Yanına bir Rezzer(diriltici) veya healer(şifacı) vermek isterdim ancak onlar bizim yaralıları tedavi ediyorlar. Orayı topraklarımıza katmak için tek bir suikastçi yeterli olacaktır. Eğer olurda bu uğurda düşersen, vatanın senin yaptıklarını hiçbir zaman unutmayacaktır.

    Emredersiniz! diyerek yoluma koyuldum.

    ...

    (Peki ama orası nasıl bir yer?)



    Oraya ışınlandığımda tüm bölge Karus’un elindeydi. Ne olur ne olmaz diye iksirlerimi doldurmuştum. Zehir Cure’mi bile almıştım. Görünmezliğimi açtıktan sonra izlemeye koyuldum. Karuslar, Chaos Stone denilen Boss Taşı’nı kesiyorlardı. Yanlarında 2 STR Priest, 2 Mage ve 2 Okçu vardı. Eğer saldırıya geçmek istiyorsam, en doğru vakit Boss’ları keserken olmalıydı. Aklımdan sıralamayı yaptım, önce Priestleri(doktorları), ardından Meyçleri(Büyücüleri) ve en son okçuları düşürecektim. Bir an heyecanlandım ve bu heyecan beni zafere götüren şey oldu: 800 defansı açtım, ve onlar canavar ile uğraşırken ben de onlarla uğraşmaya başladım. Sıralama güzeldi ancak unuttuğum bir şey vardı. Eğer canavar onlara vurursa, canavarın vurduğu kişiyi de yenebilirdim. Ve böylece gerçek zamanlı bir çarpışmanın içine girdim…



    Köye dönüyordum, herkes kafamdaki sembole bakıyordu. Ülke puanımı gören tüm halk beni ayakta alkışladı. Ve ödül olarak getirdiğim ganimetleri, halkıma dağıtmaya koyuldum. Canavardan düşürdüğüm Iron neck’i satarak, tüm ordumuzun kılıçlarını, zırhlarını bir nebze kuvvetlendirmiştim.

    Kabile Reis’i beni tekrar yanına çağırdı. Tebriklerini sundu. Ve artık benim için farklı bir görevi vardı. O ise Juraid Dağına girerek düşmanın kazanmasını engellemekti.

    Sabahın ilk ışıklarında bir Juraid Dağına girebilmek için tüm gece boyu çabalayarak 70. Seviyeye ulaştım. Bu benim ilk “JR” tecrübem olacaktı.

    Ve Juraid’e girmek için sıra aldım. 1881 numaralı sıra bana verilmişti. Ve süre de dolmuştu. Artık Juraid Dağı beni savaşa çağırıyordu. Evet, dedikleri gibiydi. Bu bugg’lu bir JR idi. Kimse birbirini görmüyordu. Burası Sirius Yıldızı’ydı. Burada böyle şeyler her gün oluyordu. Benim yapmam gereken, Bu JR’yi düşmana vermemekti, eğer öyleyse dedim ve takımdaki savaşçılara seslendim:
    "Ey askerler, biz birbirimizi görmesekte, aslında yan yanayız, birlikte bu JR’yi alabiliriz. "

    Askerleri motive ettikten sonra JR’deki canavarları bir bir kesmeye başladık. En son Deva Bird denilen büyük canavar bizi orta odada karşıladı. Hemen devayı kesmeye koyulduk. Deva’yı birkaç dakika içerisinde erittik ve ganimetleri aldık. Bizim tarafta herkes birbirini tebrik ediyordu. Bir süre bekledikten sonra tüm partideki askerler köylerine geri ışınlandılar ama ben hariç, çünkü Dağ beni eve göndermiyordu henüz.

    Tek başıma kalmıştım...

    Bir süre bekledikten sonra,

    Karşıdan düşman göründü. Üstü başı öylesine parlıyordu ki onu fark etmemek elde değildi. Bu zırhlar neydi böyle, nereden bulmuştu onları, hem bu güzellik de neydi, bizim kabilede yüzümüze sürdüklerimizden farklıydı bu, yüzü bir insanı andırıyordu yüzü, daha ne denilebilir ki, o bir Karus muydu, yoksa bizden biri miydi?

    Yanıma yaklaştıkça anladım, o bir Karus Hanım efendilerinden Amazon kızı bir Windranger’idi. Evet, rüzgarı süpürerek geliyordu çünkü o Windranger kabilesine ait bir Amazon kızıydı.

    Dedikleri kadar vardı.

    Üstümü başımı topladım, kılıçlarımı çantama koydum. Bir kadına el kaldıracak halim yoktu, o zaten sıhhiye grubundandı. Ona savaşta bile saldırmam doğru olmazdı.

    İncecik ses tonuyla “merhaba” dedi. “Sen gerçekten de o musun? Yani.. şey, TryToKillMePlease.”

    “Evet”, dedim. İsmimi görebiliyordu çünkü biz adımızı kamuflajlarımıza kazırdık. Ülke puanlarımız da rütbelerimizi oluştururdu. Ünvanım da Usta[Master]’ idi. O bütün bu bilgilerin ışığında beni tanımış olmalıydı.

    Kendini tanıttı: "Ben Lyralei; Lyralei the Windranger."

    Elimde tuttuğum sıra numarası rüzgarda uçarak Lyralei’ın avucunun içine düştü. 1881- theFOREVER yazıyordu. Hemen durdu ve gülerek şöyle dedi: Seninle aynı sıra numarasını almışız.

    Ben theFOREVER clanından Try! Memnun oldum. Diyerek el sıkışmak için elimi uzattım...

    Eli soğuktu, benimkinin aksine. Üşümüştü belki... Beni hayata bağlayan yüzüklerimden biri olan yaşam yüzüğü Ring of Life’ımın bir tanesini çıkarıp parmağına taktım. Böylece vücut sıcaklığı artacaktı.

    Hemen ardından Juraid Dağı bizi kendi köyümüze ışınladı.

    Yüzüğü parmağına yavaşçça takarken gözlerime tane tane bakarak bana demişti ki:
    “Keşke Karus olsaydın.”
    Oysa aynı tıklamıştık ikimiz.

    "Tesadüf diye bir şey var mıdır? Öyleyse bu, bu bir tesadüf olamazdı."


    Sirius
    Try2KillMePlease
    Last edited by TryToKillMePlease; 11-04-2019 at 07:57 AM. Reason: imla

  5. #35
    1. olmaya geliyorum yer ayırtayım şuraya çok yakında sizlerle olucam takipte kalın.Muhtemelen ödüller dağıtıldıktan sonra da bir turne düzenler sizlerle tanışırım

  6. #36
    Junior Member
    Join Date
    Jul 2015
    Posts
    26
    Rezervlendin

  7. #37
    Junior Member
    Join Date
    Dec 2015
    Posts
    7
    Class
    KO -> Warrior
    Server
    KO -> Ares
    Race
    Karus
    KNİGHT ONLİNE HAYATINI SONSUZA KADAR ETKİLEYEN AŞK
    Ben vUsLat57 büyük büyük dedelerimden bana kadar süre gelen ve bundan sonrada dilden dile anlatılacak olan bir aşk hikayesini sizinle paylaşıcağım .

    Bu hikaye bundan yıllar yıllar önce bitmez tükenmez olan karus -elmorad şavasından bile önceydi .O zamanlar bu iki ırk belirli şartlar altında beraber barış ve güven içinde yasıyorlardı .Tek endişeleri çok çetin ve soğuk geçen kış aylarında hayatta kalabilmekti .her iki ırkında topraklarında ticaret ve alışveris için ortak pazar alanları vardı herkes satacağı malını eşyasını ekip biçtiği ürettiği sebze ve meyvelerini ürünlerini getirip satacakları bir yer ; şimdiki tarafsız kısıtlı bir bölge olan MARADON 'umuz gibi emc ve lüfersonda hatta estantlar bile böyleydi. Irklar arasında hiçbir toprak sınırı kısıtlama yoktu. Şuan ki durumda bunların hayalini bile kurmanın çok zor ve imkansız geldiğinin farkındayım ama ozamanlar böyledi...

    EL MORAD ırkında güzel beyaz tenlı uzun boylu bir şifacı kız varmış elinden geldiğince herkesin dertlerine derman olmaya çalışır ve ona ihtiyaçları olduğunda ırk ayrımı gözetmeden yardımlarına koşarmış .Herkes tarafından tanınır sevilir adına da ALMİLA derlermiş kırmızı elma yanaklı güzel tatlı kız olması sebebıyle ona bu adı koymuslar.Bu kızın evi ormanla iç içeymiş ,doğal yapmış olduğu ilaçlarını ormandan toplarmış .Bir gün kış gününde kar yağışı ve tipinin çok olduğu bir anda pencereden bakarken ormanda bir hayvan tarafından yaralanmış ve hayati durumu çok kötü ; zor zahmet yürüyebilen üstü başı param parça karus ırkından genc bir warrioru farkeder hemen yanına kosup onu şöminesi yanan sıcacık sifacı olması sebebiyle bitkilerin baharatların salgıladığı güzel kokulu olan evine kadar getirmiş. Genç warrior derin yaraların verdiği acılarından ve ızdıraptan dolayı kendinden geçmiş ve bayılmış .Almila hemen tedaviye koyulur cok derinden almış olduğu yaralarını temizleyip kendi özel ilaclarıyla warrioru tedavi eder. yalnız genc warrior o gün uyananamış ve almila cok endişelenmişti.Ta ki ertesi gün genç warrior gözlerini açabilmiş ve başından bir yere ayrılmayan onu iyi eden almila yı görmüş.

    işte hikaye buradan sonra başıyor kendisine bu derece iyilik yapan ve ölümden kurtaran bu tatlı kıza artık bir can borcludur .Almila nın evinde bir kac gün daha misafir olur bu zaman zarfında almila dan cok etkilenir ve cok hoşlanır .Almilaya borçlandığını ve borcunu ödemek ister lakin almila bunu kabul etmez. (almila da gençten hoşlanmıştır) .Almila o karlı günde dışarda ormanda ne yaptığını nerde yaşadığını sorar ? Genc warrior avcı ve ormancı olduğunu geçimini böyle sağladığını ve estant bölgesinde yaşadığını soyler. Genç warrior almilaya bir türlü borcunu ödemelidir cok ısrar eder.Almila da genç warriordan hemen ayrılmak istemez ve bir daha görüşebilmek bahanesiyle ondan ilaç yapımında kullanmak üzere hornet balı ister, böylelikle bir daha görüşebileceklerdir .Balı getirdiğinde genç warrior almilaya çok aşık olduğunu ve ona bunu nasıl diyiceğini düşünür sifacı almilanın bunun gibi bir kaç isteği daha olmuştu.Bu gitgellerle araları iyice ısınmıştı .Gözleriyle bile anlaşır hale gelmişler.Genc warrior artık dayanamaz son geldiğinde almilaya açılır. Almilayı düşünür halde gören genç warrior almilaya canını sıkanın ne olduğunu sorar; almila ise bunun imkansız bir aşk olduğunu iki ırk arasında yapılan antlaşma bu aşka izin vermeyeceğini sürekli bunu düşündüğünü ve bu aşkın iki ırk arasını bozacağını ve zarar vereceğini söyler .Genç warrior iki ırkında ihtiyar heyetini toplayarak onu cok sevdiğini ve onunla evlenmek istediğini söyler .İhtiyar heyeti çok kızar ve böyle bir şeyi asla kabul etmez ve bu amacından caydırmak için onu hapse atarlar.Bu olayı öğrenen almila hemen onu görmek ister fakat bu isteği red edildiği gibi genç warrioru ömür boyu hapis cezasına çaptırırlar . Bu olay şifacı almilayı çok kızdırmış ve sinirlendirmişti.Bir gece kimseye gözükmeden genç warriorun hapse atıldığı yere gelerek onu çok sevdiğini ve bu dünyada olmasa da diğer dünyada her zaman onunla olacağını söyler ve biraz daha konuştuktan sonra almila evine geri döner.Bunu gizlice dinleyen ihtiyar heyeti genç warrioru öldürme kararı alırlar. Almila bunu duyunca onu kurtarmak için acı bir şekilde aşkını kalbine gömer ve asla kavuşamayacakları bir kara büyü yapmak zorunda kalır. Almila onun ölmesindense sonsuza kadar ayrı kalacakları bir kara büyü yapar ; bu büyü öyle kuvvetlidir ki bir daha kimsenin böyle bir acıyı çekmesine mani olacak ve kendilerini ayıran herkesi de cezalandıracak bir büyü yapar . Bu büyü iki ırkı sonsuza kadar sınırlarını, topraklarını ,sularını hatta havalarını bile ayırır ve bu mutluluğu onlara çok gören iki ırkın arasında hep huzursuzluk tedirginlik ve savaş olacak şekilde lanetler.İşte bizdeki bu ayrılık savaş ve kin o iki gencin ayrı kalmasından kaynaklanıyor.

    Bütün engellerin kalkması ve huzurun tekrar geri gelmesi ümidiyle... ( genç warriorun ismi ne diye düşünecek olursanız cengiz :=) )
    server : Ares
    oyundaki nick : vUsLat57
    Last edited by m3htininaskerler1; 11-04-2019 at 02:32 PM.

  8. #38
    Aşk-ı Güzel
    Bir sonbaha akşamı günlerden Pazartesi Elmoradlar yine Luferson castle’yi basmıs taş üstünde taş baş üstünde baş bırakmıyor linate bellua derken sıra luferson kalesini ele geçirmeye gelmiş Carpediemm clanından yağız delikanlı olan Rogue Whandoffdeath clanın ön keşifcisi olarak önden içeri girmiş banka tarafından luferson monumentin önünde duran Zalim Karus Kral Evren0su görmüştü tam critic basıp saldıracakken kralın güzeller güzeli priest kızı hilda babasına sarıldı Whandoffdeath birden bocaladı kızı görünce nerdeyse elindeki moonlightını düşürür gibi oldu biraz duraksadı ve kızın gözlerinde sanki kaybolmuscasına karus ırkının merkezinde öylece kala kalmıştı birden Elmoradlar novalarla kapıdan içeri girdi ve cehennemin kapıları acılmışcasına heryer Novalarla dolmus thorlar peş peşe düşüordu luferson semalarına Zalim karus Kralı Evren0s shouttan yazıordu toparlanın ülkenizi savunun derken bi ok tam hildaya isabet edecekken Whandoffdeath çalıların arasında light feat basarak fırladı cs kalkanı taktı ve kızın üzerine atıldı kız o an görmüşdü genc rogueyi ve tutulup kalmışdı birden zalim karus kralı Whandoffdeatha Cryları patlatmaya başladı wiriniom ile cs yi parçalamak üzeriydi ama o halinden çok menmundu kıpırdamadan öylece hildaya bakıor ve birbirlerine sanki yıllardır aşıkmışcasına gülümsüyorlardı birden Clan lider ByRippin Atıyla ırkı yardı kralın üzerine son sürat sürdü mızragını tamda kralın kalbine sapladı o an kızın gözleri dolu dolu haykırdı Baba Baba babaaaaaa birden karus ırkı ölen krallarının etrafında toplandılar ByRippin atın arkasına WhandoffDeathı attı ve ırkın içinden çıkıp uzaklasdı At her adım atmasında onların birbilerine olan sevgileri de uzaklasıyordu Savaş bitmiş karuslar yaralılarını ve cenazelerini toparlıyordu hilda babasının başında göz yaşı döküyordu aradan haftalar geçmiş ve yine bir savaş daha gelmiş çatmıştı karuslar elmorad kalesini intikamla ve nefretle ele geçiriorlardı en önde hilda ve Amcası Bycore gidiyordu WhandoffDeath kızı gördü ve elindeki silahları yere bıraktı ve kızın üzerine koşmaya başladı attığı her adım felaketinin eşiğiydi ama o umursamıyordu Debuff priestler parazit attılar Rogue ArcShout sıkmıstı yaralanmasına rağmen yinede sürüne sürüne kıza yaklaştı tam elinden tutacakken hildanın amcası Zalim Bycore gigasını cıkardı WhandoffDeathın boğazına yastladı kız birden haykırdı amca dur yapma amcası olan bitene anlam veremiyordu babanın katili clandan birisi bu neden engel oluyorsun diye sordu kız haykırdı onun hiçbir suçu yok sadece sevmek tek suçu imkansızı sevmek Onu bırak gitsin amca amcası hayır dedi ölecek hilda yalvarıyordu birdaha görmem onu lütfen yaşasın en azından kalplerimiz uzakta olsa bir atsın amcası yeğeninin çaresiz haykırışlarına ve göz yaşlarına dayanamadı tamam dedi ve bıraktı WhandofDeathı hildayıda alıp oradan uzaklaştı WhandofDeathh yaralı halde yatağıdan fırladı haftalar geçmişdi üstünden bir sonraki savası sabırsızlıkla bekledi ama ne yazikki olmadı her savaşda hildayı bir kez daha görürüm umuduyla lufersonda karış karış aramadığıyer kalmadı ama hildadan tek bir iz bile yokdu amcası onu eslantda İce Bölgesine inşa ettirdiği kaleye göndermişdi iki aşık ayrı olsalarda kalpleri bir atıyordu Neden iki ırk düşmandı böylesine güzel duygular varken sevgi gibi aşk gibi yüreği buğday tarlasının rüzgarda cıkardıgı o hoş tını gibi neden hep kan ve göz yaşı kaluganın ucsuz bucaksız yeşillikleri varken neden hırs neden öfke Lufersonun eşsiz Portresi varken .
    Rockwelllllll
    Diez

  9. #39
    Junior Member
    Join Date
    Jan 2018
    Posts
    22
    Aklımda çok güzel bir kaç senaryo var ama ? yazayım mı ? uzun olursa yayınlayabiliyormuyuz ? belirli bir sınırlama varmı ? + ayrıca illede Romantik mi olması gerekiyor romantik - komedi olabilir mi ?

  10. #40
    reverseddddd

Tags for this Thread

Posting Permissions

  • You may not post new threads
  • You may not post replies
  • You may not post attachments
  • You may not edit your posts
  •  
cookie_verity_form